İyi niyetle başlar herşey tam yolundaymış gibi
görünürken bir gariplik,tuhaflık olur anlıyamaz çözüm arar dururuz çözümler çözülmez gidişat iyi değildir..yıpranmalar başlar anlayışın bittiği yerde zorlanırsın faydasız kalır çabalar için acır buraya kadarmış dersin yapacak hiç bir şey yoktur..işte o an gelen dostların aramaları bütün çabaları fazla üzülmene fırsat vermezler,için rahatlar onca sıkıntı bir anda gider hayat bu değil daha güzellikler görür şaşarsın sanki daha önce hiç bir şey yaşamamış gibi hafiflersin ailenle sevdiklerinle yeniden heyecanla koşturmacalar başlar gerçekmi rüyamı dersin..işte RABBİMİN kuluna ikramıdır..sıkıntıdan sonra ferraha çıkmak..yaşadıkların şükrünü artırır,artırırda gani,gani evde herkesin "çok şükür YARABBİ sen her şeye kadirsin rahmetin sonsuz bizleri sevindirdin herkeside sevindir" sözleri ve yükselir amin,amin,amin...ayfersultan
18 Ocak 2009 Pazar
BİR MASALCIK DÜNYA
"Uzmanlar,masal dinleyen çocuğun iyi konuşmayı,öğreneceğini ifade ediyorlar.Ayrıca masalın, çocuk gelişimini olumlu yönde etkileyeceğini ve soyut kavramların anlaşılmasında yardımcı olacağını belirterek ,masal anlatımını özendiriyorlar."
Bir zamanlar masallarımız vardı.Masalları vardı annelerimizin.Çünkü geleceğe dair inançları ve umutları vardı.Şimdi dilleri lâl,gönülleri sus pus olmuş.Masallar mı?Bir varmış,bir yokmuş...Bitivermiş...
Büyümüş ve masallar çağını çok geride bırakmış bir gün dünyamız; masallarla birlikte hayellerini,inançlarını .Artık gerçeğin kaskatı yalanına kanmaya başlamış.Aladdin sihirli lambasını düşürmüş ve lamba kötülerin eline geçmiş.Şimdi kötülerin elinde tüm sihirler,bütün tılsımlar.
Mavi ülke,mavi vakitler çekildi üzerimizden.Zaman,zaman içinde değil,zamansızlık kemiriyor ömrümüzden.Öylesine yorgunuz ve öylesine doluyuz ki...Vaktimiz yok masal anlatmaya,masal dinlemeye.Hayaller kurmaya ve inanmaya...Her gece annelerimiz bizi bir düşten başka düşlere uğurlamıyor.Çünkü masallarını unuttu .Sözlerini,sözleriyle inaçlarını yitirdi.İnanmıyor artık mucizelere,inanmıyor bir gün gelip iyilerin kazanacağına.Gökten üç elma düşeceğine düşlerimize,muradına ereceğine birilerinin.Kel oğlunu gün gelip birilerinin seveceğine kel oğlanlar da inanmıyor artık;bir olup sevileceklerine ,iyi insanlar inanmaz oldu kötüleri yeneceklerine.Çünkü en güçlü inanç,annelerin çocuklarına dualarına ve helal sütlerine olan inançlarıydı.Dualarına inan bir anne inanır gün gelip suların dağlara akacağına.Ve birtek anneler bilirdi bugünün dünden farkını.Ve yalnızca anneler farkederdi gökyüzünden kayboluveren yıldızı.Ne oldu,neler oldu?Masallarla birlikte yalnızca eğlenceyimi kaybettik?yoksa bir iklim mi çekiverdi üzerimizden?O iklim kaf Dağ'ını barındırdı.Anka Kuşu uçardı o göklerde.Gide gide aldığımız bir arpa boyu yol hep adalete çıkardı.Ve iyi insanlar kazanırdı.Kaf dağı'ının kaybettik şimdilerde.Anka Kuşu kanatlarını kaybetti,yollar uzak kendine.Ve iyi insanlar birer bire gittiler Kaf Dağı'ının ardına.Meydan sahte kahramanlara kaldı.Hep iyilere sorulur oldu;"Kırk katırmı,kırk satır mı?"Derviş suyun önünde.suların önünde öylece kalakalıyor.Suya bir türlü basamıyor.Suda yürüyeceğine inanmıyor.Çünkü dervişliğine inanmıyaor.Yalana kandığımız tek gerçek,O yüzden yalan söyleyenler taş kesilmiyor.Nimet ayaklar altında taş kesilen yok.Artık kimse yerdeki ekmek kırıntısını alıp üfülüyerek yediğinde zengin olacağına inanmıyor.Ve bereket gittikçe gidiyor.Zaman bereketsiz.nimet bereketsiz.Her şey nede çabuk tükeniveriyor.Sevgiler,umutlar,dostluklar...Ne çabuk ,ne kolay...Oysa masallarda uzardı,artardı.Sevginin,emeğin bereketi sinerdi ekmeğe.Hayatın sihri sinerdi her ana.Nerede o sihir?Uçan atlarla uçup gitti mi?Sihirli sofraya toplanıp kaldırıldı mı?Kimsenin mecali yok yaşamaya,uçan bir halıya tutunmaya.Adaletli hükümdarlar,peri kızları.yiğit delikanlılar,çalışkan köylüler birer birer çekiliyor sahneden.Yıkılıyor zümrüt saraylar."Çıktım erik dalına/anda yedim üzümü" diyor Yunus Dinliyoruz da,eğlencelik gibi tüketiyoruz sözü.Tüketiyoruz sabr u sebatı.İlim öğrenmek için Fizan'a gitmeler kalmadı.Bir kelime,bir harf uğruna seneleri hizmetle geçirmeler de...Yolları ve yılları nerelerde,nelerde tüketiyoruz?Dertli anne babanın evinin önünde bir devriş geçmiyor.Bir elma uzatıvermiyor.Hain bezirgan olmuşuz ya,herkesi hain bezirgan biliyoruz.Bir o kalmış masallardan,birde Kırk Haramiler.Yalnız kırk kişi değiller artık.ArtmışlarDağlarda değiller,her yerdeler...Kuşlar uçuyor,kuşlar uçuruluyor.Kuşlar kimlerin başına konuyor?Kimler layık devran sürmeye?Kimler ehil adaletle hükmetmeye?Her şeye talibiz;ya ehilmiyiz bilen yok ,soran yok.Hayellerimiz,rüyalarımız,inancımız,güvenimiz...Hepsi keloğlanın heybesinde çok uzaklara gidiverdi.Oduncunun balta seslerine karışıp yitiverdi o sessizlere sesimiz.Şimdi dağların,mağaraların önündeyiz"Açıl susam açıl"desek ,bir inansak sözlerimize açılacak mağaralar,kavuşacağız yitik hazinemizeSebat edip sürsek şu çorak,taşlı kayalı toprağı, bulacağız bizim için bırakılan emaneti.Sırtımıza vurup çuvalı bir tutsak değirmenin yolunu ve geçsek çarkın başına öğütülmekten kurtulup öğüteceğiz.Bir inansak ve daldırsak kovaları,kör kuyulara su indirdiğini ğöreceğiz.Çeşmelerin ve köprülerin başında haramiler bekliyor,biz kahramanlarımızı bekliyoruz.Kendimize bir inansak!..Ve başlasak masalımıza...Bir varmış bir yokmuş...Ömür,yum gözünü aç gözünü bir masalda geçivermiş.Az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş,ala ala bir arpacık yol almışız.Ve en büyük mucize hayatın kendisi imiş.
HATİCE NARİN
alıtıdır.
Bir zamanlar masallarımız vardı.Masalları vardı annelerimizin.Çünkü geleceğe dair inançları ve umutları vardı.Şimdi dilleri lâl,gönülleri sus pus olmuş.Masallar mı?Bir varmış,bir yokmuş...Bitivermiş...
Büyümüş ve masallar çağını çok geride bırakmış bir gün dünyamız; masallarla birlikte hayellerini,inançlarını .Artık gerçeğin kaskatı yalanına kanmaya başlamış.Aladdin sihirli lambasını düşürmüş ve lamba kötülerin eline geçmiş.Şimdi kötülerin elinde tüm sihirler,bütün tılsımlar.
Mavi ülke,mavi vakitler çekildi üzerimizden.Zaman,zaman içinde değil,zamansızlık kemiriyor ömrümüzden.Öylesine yorgunuz ve öylesine doluyuz ki...Vaktimiz yok masal anlatmaya,masal dinlemeye.Hayaller kurmaya ve inanmaya...Her gece annelerimiz bizi bir düşten başka düşlere uğurlamıyor.Çünkü masallarını unuttu .Sözlerini,sözleriyle inaçlarını yitirdi.İnanmıyor artık mucizelere,inanmıyor bir gün gelip iyilerin kazanacağına.Gökten üç elma düşeceğine düşlerimize,muradına ereceğine birilerinin.Kel oğlunu gün gelip birilerinin seveceğine kel oğlanlar da inanmıyor artık;bir olup sevileceklerine ,iyi insanlar inanmaz oldu kötüleri yeneceklerine.Çünkü en güçlü inanç,annelerin çocuklarına dualarına ve helal sütlerine olan inançlarıydı.Dualarına inan bir anne inanır gün gelip suların dağlara akacağına.Ve birtek anneler bilirdi bugünün dünden farkını.Ve yalnızca anneler farkederdi gökyüzünden kayboluveren yıldızı.Ne oldu,neler oldu?Masallarla birlikte yalnızca eğlenceyimi kaybettik?yoksa bir iklim mi çekiverdi üzerimizden?O iklim kaf Dağ'ını barındırdı.Anka Kuşu uçardı o göklerde.Gide gide aldığımız bir arpa boyu yol hep adalete çıkardı.Ve iyi insanlar kazanırdı.Kaf dağı'ının kaybettik şimdilerde.Anka Kuşu kanatlarını kaybetti,yollar uzak kendine.Ve iyi insanlar birer bire gittiler Kaf Dağı'ının ardına.Meydan sahte kahramanlara kaldı.Hep iyilere sorulur oldu;"Kırk katırmı,kırk satır mı?"Derviş suyun önünde.suların önünde öylece kalakalıyor.Suya bir türlü basamıyor.Suda yürüyeceğine inanmıyor.Çünkü dervişliğine inanmıyaor.Yalana kandığımız tek gerçek,O yüzden yalan söyleyenler taş kesilmiyor.Nimet ayaklar altında taş kesilen yok.Artık kimse yerdeki ekmek kırıntısını alıp üfülüyerek yediğinde zengin olacağına inanmıyor.Ve bereket gittikçe gidiyor.Zaman bereketsiz.nimet bereketsiz.Her şey nede çabuk tükeniveriyor.Sevgiler,umutlar,dostluklar...Ne çabuk ,ne kolay...Oysa masallarda uzardı,artardı.Sevginin,emeğin bereketi sinerdi ekmeğe.Hayatın sihri sinerdi her ana.Nerede o sihir?Uçan atlarla uçup gitti mi?Sihirli sofraya toplanıp kaldırıldı mı?Kimsenin mecali yok yaşamaya,uçan bir halıya tutunmaya.Adaletli hükümdarlar,peri kızları.yiğit delikanlılar,çalışkan köylüler birer birer çekiliyor sahneden.Yıkılıyor zümrüt saraylar."Çıktım erik dalına/anda yedim üzümü" diyor Yunus Dinliyoruz da,eğlencelik gibi tüketiyoruz sözü.Tüketiyoruz sabr u sebatı.İlim öğrenmek için Fizan'a gitmeler kalmadı.Bir kelime,bir harf uğruna seneleri hizmetle geçirmeler de...Yolları ve yılları nerelerde,nelerde tüketiyoruz?Dertli anne babanın evinin önünde bir devriş geçmiyor.Bir elma uzatıvermiyor.Hain bezirgan olmuşuz ya,herkesi hain bezirgan biliyoruz.Bir o kalmış masallardan,birde Kırk Haramiler.Yalnız kırk kişi değiller artık.ArtmışlarDağlarda değiller,her yerdeler...Kuşlar uçuyor,kuşlar uçuruluyor.Kuşlar kimlerin başına konuyor?Kimler layık devran sürmeye?Kimler ehil adaletle hükmetmeye?Her şeye talibiz;ya ehilmiyiz bilen yok ,soran yok.Hayellerimiz,rüyalarımız,inancımız,güvenimiz...Hepsi keloğlanın heybesinde çok uzaklara gidiverdi.Oduncunun balta seslerine karışıp yitiverdi o sessizlere sesimiz.Şimdi dağların,mağaraların önündeyiz"Açıl susam açıl"desek ,bir inansak sözlerimize açılacak mağaralar,kavuşacağız yitik hazinemizeSebat edip sürsek şu çorak,taşlı kayalı toprağı, bulacağız bizim için bırakılan emaneti.Sırtımıza vurup çuvalı bir tutsak değirmenin yolunu ve geçsek çarkın başına öğütülmekten kurtulup öğüteceğiz.Bir inansak ve daldırsak kovaları,kör kuyulara su indirdiğini ğöreceğiz.Çeşmelerin ve köprülerin başında haramiler bekliyor,biz kahramanlarımızı bekliyoruz.Kendimize bir inansak!..Ve başlasak masalımıza...Bir varmış bir yokmuş...Ömür,yum gözünü aç gözünü bir masalda geçivermiş.Az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş,ala ala bir arpacık yol almışız.Ve en büyük mucize hayatın kendisi imiş.
HATİCE NARİN
alıtıdır.
Yorumlar