28 Nisan 2010 Çarşamba

HAŞHAŞLI İRMİK TATLISI


Malzemeler:1 su bardağından biraz fazla un,1 su bardağı haşhaş1 su bardağı irmik ,1 su bardağı toz şeker, portakal kabuğu rendesi ,1 su bardağı zeytinyağı,4 yumurta,yarım su bardağ yoğurt,1 tatlı kaşığı korbonat..Hazırlanışı:4 yumurtanın üzerine toz şekeri ekleyip içırpılır zeytinyağını ekleyip karıştırılır yoğurdu ,irmiği,hşhaşı korbonatı ve portakal rendesini ekliyerek tatlı hamuru hazırlanır yağlanmış tepsiye harc boşaltıp fırın da pişirilir..şerbet için 2,5 bardak su,3 bardak toz şeker kaynama aşamasında renk değişince yarım limon suyu ile bi taşım kaynatıp soğuduktan sonra fırında pişen tatlının üzerine gezdirilir isteğe bağlı mazemeler ile servis yapılır.... afiyet olsun..ayfersultan


27 Nisan 2010 Salı

ET SOTE VE YEŞİL SALATA


Arkadaşlarım,sağlık ve huzur dileklerim cümlemize olsun RABBİM,bu günlerimizi aratmasın amin..Etsote malzemeleri:yarım kilo .irice doğranmış sığır eti 1 baş kuru soğan,3 diş sarmısak,köfte baharatı,isot biber ve domates salçası zeytinyağı..eti yağ ile kavurup yemeklik kurusoğanı doğranmış sarmısak ile kavrulmaya devam edilir sırası ile domates biber salçası da ilavesi ile biraz daha kavrulup üzerine sıcak su tuz,köfte baharatı ile pişirilir,yanına yeşil salata arzuya göre pilav olabilr diyorum pilav olmayınca sade oluyor gibi, ama etle pilavı yememeye çalışıyoruz yeşil salata ile yemek sağlıklı..afiyet olsun..ayfersultan

24 Nisan 2010 Cumartesi

MERCİMEKLİ, BULGUR PİLAVI



Malzemeler:Malatya yöresine has olan kahverengi mercimek,yoksa yeşil mercimek 1 ölçü, 1 ölçü yine Malatya pilavlık bulgur, domates ve biber salçası1, baş kuru soğan,tereyağı,biraz zeytinyağı,tuz birazda isot arzuya göre birazda kıyma.
Hazırlanışi:mercimek önceden hıslatıp bu aşamada yoğun koyu rengi çıkması için daha sonra haşlanır diğer tarafta yıkanan bulguru yagda kavurup sırası yemeklik kuru soğanı kavurup kıyma ile kavurma devam eder, domates ve biber salçası , eklenir onunlada soteleyip su , tuzu,isotu haşladığımız mercimek(az haşlanacak) ekleyip pişme işlemi bitip üzerine tereyağını eritip biraz zeytinyağı ilave edip pilava gezdirilir demlendikten sonra ,turşu ve ayran ile servis yapılır,yeşil mercimeklede aynı lezzet oluyor afiyet olsun..ayfersultan

23 Nisan 2010 Cuma

BİLDİĞİMİZ KAKAO

25kakao
Kakao (Theobroma cacao), 4-8 metre boyunda ebegümecigiller (Malvaceae) familyasından çikolata yapımında kullanılan bir bitki türü.
Doğal yetişme alanı Güney Amerika olmakla beraber, Tropiklerin genelinde yetiştirilmektedir. Theobromin adlı bir alkaloit eldesinde ve kakao yağı eldesinde kullanıldığı gibi, kakaonun tohumları da çikolata yapımında kullanılmaktadır.



Kahve gibi içilmede kullanilir. 10-15 m boyunda bir agaçtir. Çiçek ve meyveler ana gövde üzerinde bulunur. Bitkinin ancak 5-6 yasindan sonra meyvelerinden istifâde edilir. Meyveler kavun seklinde, küçük bir hiyar büyüklügünde ucu sivri, tâzeyken limon sarisi-kirmizi renkte, kuruduktan sonra daha koyu olan ve açilmayan bir kapsüldür. Meyveleri çok tohumludur. Beyaz veya açik mor renkteki ve bâdem seklindeki tohumlari kakao tânelerini teskil eder. Meyveler içerisinden çikarilan kakao tohumlari ya hemen veya bir süre fermantasyona terk edildikten sonra kurutulur. Fermantasyon sonucu aci lezzet kaybolur ve aromatik bir koku meydana gelir. 50 meyveden takriben bir kg, tohum elde edilir. Tâneler kavrulur, kizilimsi kahverengi un hâline getirilir ve yagi çikarilir. Yag çiktiktan sonra katilasan kakao, yeniden ögütülerek çok ince toz hâline getirilir ki, bu toz, kakao tozunu teskil eder.

Kullanildigi yerler: Kakaonun bilesiminde teobromin, kafein, kakao sâbit yagi vardir. Bol kalorili bir besindir. Ayrica %40 karbonhidrat, % 18 protein vardir. Kafeinden dolayi kahvede oldugu gibi yatistirici ve uyarici etkisi vardir. Az miktari kalbi kuvvetlendirir, sindirimi kolaylastirir, idrar söktürür. Fazla miktari zararlidir. Kakao kahve gibi ayrica süt ilâvesi ile de içilebilir. Kakao yagi çikarilmadan, çikolata îmâlinde kullanilir. Kakao yagi seker yapiminda oldugu gibi, pomatlarda da kullanilirgibi, kakaonun tohumları da çikolata yapımında kullanılmaktadır.


Kakaonun
Faydaları: Uyarıcı etkisi ile yorgunluğu giderir ve vücuda dinçlik verir. Kalbi kuvvetlendirir. İştah açıcıdır. Hazmı kolaylaştırır ve idrar söktürür. Bağırsak ve idrar yolu spazmlarını çözer. Böbrek hastalıklarında faydalıdır; Böbrek iltihaplarını gidermeye yardımcı olur.

*****alıntı

Herşeyde olduğu gibi kakaonun fazlası kalp çarpıntısı yapıyrmuş,kakao yağı ise çatlaklara özellikle hamilelikte çatlaklar için çok iyi geldiğini uzmanlar belirtiliyor..ayfersultan

kakaon

21 Nisan 2010 Çarşamba

KUTLU DOĞUM HAFTASI CÜMLEMİZE MUBAREK OLSUN, PEYGAMBERİMİZ(sav)DÜNYADA ZİYARETİ AHİRETTE ŞEFATİ NASİP OLSUN AMİN..ayfersultan

PEYGAMBERIMIZIN DOGUMU

Peygamberimiz Fil vakasından 50 gün sonra ,Rebiullevvel ayinin on ikinci Pazartesi günü,tan yeri ağarırken, Mekke`de doğdu.

PEYGAMBERIMIZ DOĞDUĞUNDA BAZI HADISELER VUKU A GELDI

Peygamberimiz doğduğunda bazı hadiseler vuku a geldi,bunlardan bazılarını söyle sıralayabiliriz:Peygamberimiz ,Anadan Sünnetli ve göbeği kesik olarak doğdu. Peygamberimiz doğarken, çocukların yere düştükleri gibi düşmeyip ellerini ,yere dayamış başını semaya kaldırmış olarak doğdu.Peygamberimiz doğduğu zaman ,bir yıldız doğmuş ve bilginler, bu yıldızın doğduğu gece,Ahmed doğmuştur Dediler.Bir çok Yahudi Alimi Tevrat tan inceleme ile peygamberimizin bu gecede doğduğunu yakınlarına bildirmişlerdir.

Peygamberimiz doğduğu gece Kisranin sarayından on dört şerefe yıkıldı İranlıların,bin yıldan beri hiç sönmeden yanan Atesgedeleri sönüverdi.Save Gölünün suyu çekildi.Sema ve Vadisini su bastı.Iran Sahi, Arapların, ülkesini istila edeceğini rüyasında gördü,ve telaşa düştü.

PEYGAMBERIMIZIN BABASI HZ.ABDULLAH

Peygamberimizin babası Hz. Abdullah Kureyş’in ileri gelen delikanlılarından idi. Güzel yüzlü,iki gözü arasında peygamberlik nurunu taşıyordu.Mekkenin bütün genç kızları onunla evlenmek için can atarlardı.Babasına o kadar itaatliydi ki babasının izinden hiç çıkmazdı.Hatta birinde babası Abdulmuttalip Allaha dua etmiş ve ``Allahım eğer bana on erkek evladı verirsen onlardan birini senin için kurban edeceğim``demiş ,on evladı olunca da Allaha verdiği sözü tutmak için oğlu Abdullahı kurban etmek istemiştir.Oğlu Abdullah babasına itiraz etmemiş ve boyun eğmiştir Etraftan yapılan eleştirilerle oğlunu kurban etmekten vaz geçmiş onun yerine 100 Adet Deve kurban etmiştir. Hz. Abdullah hz. Amine ile evlendikten Kısa bir müddet sonra gittiği ticaret kervanından dönerken yolda hastalandı. Medine’de dayısı Beni Adiy bin. Neccarin yanında bir ay hasta aldıktan sonra vefat etti.Hz. Abdullah vefat ettiği zaman Peygamberimiz henüz Anne karnında altı aylıktı.

PEYGAMBERIMIZIN SÜT ANNEYE VERILISI

Yeni doğan çocukları süt anneye vermek; Kureyş ve sair Arap eşrafının adeti idi.

Bu da; kadınların kocaları ile daha iyi meşgul olmalarını ve çocuklarında ,özellikle ,havasının güzelliği, rutubetinin azlığı ve suyunun tatlılığı ile tanınan yerlerde yasayan şerefli kabileler arasında, sağlam vücutlu,siki etli, cesaretli yetişmelerini ve düzgün, pürüzsüz konuşmayı öğrenmelerini sağlamak içindi.

Mekke çevresinde ve Harem içinde oturan kabilelerden Süt annesi olanlar, her yıl iki defa, yaz ve güz olmak üzere Mekke`ye gelirler,çocukları alıp götürürlerdi.

Peygamber efendimizi(A.S) Ben`i Sa`d b.Bekr kabilesinden Süt annesi Halime hatun götürdü.

Peygamberimizin Süt kardeşleri şunlardır::

Abdullah b. Haris,Üneyse binti.Haris,Şeyma bint-i Haris.

Peygamberimizi Yetim olduğu için Arap kadınları kabul etmemiş; sadece kabilesine götürecek çocuk bulamayan Halime, eli bos gitmemesi için peygamberimizi kabul etmişti.Peygamberimizi aldıktan sonra Halime ve Ailesinin yaşam tarzı bir anda değişti.

Bunlardan bazılarını Halimenin dilinden dinleyecek olursak; Halime Hatun der ki;`` İçinde bulunduğumuz kuraklık ve kıtlık yılında hiç bir şeyimiz kalmamıştı. Ben, kır merkebimin üzerinde idim.Yanımızda, yaşlı bir devemiz vardı,bize bir damla süt vermiyordu.

Üzerinde bulunduğum merkebin ağır yürümesi yol arkadaşlarımı çileden cıkartıyordu.Nihayet Mekke’ye varıp emdirilecek oğlan çocukları aramaya başladık. İçimizden hiç bir kadın Muhammedi almak istemiyor,ondan uzak duruyorduk. Çünkü, bizler emdireceğimiz çoçuğun babasından bahisse kavuşmayı ve ondan armağanlar almayı bekliyorduk.

Bir ara Muhammed in dedesi Abdulmuttaliple karşılaştım,bana; İsmin nedir ?diye sordu.

Halime dedim. Bana;Ey Halime! Benim yanımda bir yetim çocuğum var onu emzirmek için Beni Sa`d kabilesi kadınlarına teklif ettim öksüz olduğu için kabul etmediler. Sen kabul eder misin? Ben ,``bana biraz müsaade ette kocama bir danışayım``dedim.

Hemen kocamın yanına döndüm,ona haber verdim. Kocam izin verince Muhammedi aldım.

Muhammed bize gelince,evimiz öyle bereketlendi ki kocam la hayretler içinde kaldik.Sütü çekilmiş olan devemizde sütler fazlaca akmaya, zayıf olan merkebimizi,yolda başka hiç bir binek hayvan geçememeğe,davarlarımıza inen süt hiç bir davara inmemeye başladı.

Peygamberin Çocukluğu daha değişikti. Daha iki Aylık iken,her tarafa yuvarlanmaya çalışıyordu.Üç Aylık olunca Day durmaya çalışıyordu.Dört Aylık olunca, duvara tutunup yürüyordu.Beş Aylık olunca bir yere tutunmadan yürüyebiliyordu.Altı Ayı tamamlayınca, yürümeyi hızlandırmıştı.Yedi Aylık iken her tarafa gidebiliyor,koşabiliyordu. Sekiz Aylık iken,konuşuyor,konuşulanı anlayabiliyordu.On Aylık iken Ok atabiliyordu. İki Yılı doldurduğu zaman,oldukça, iri ve gösterişli bir çocuk olmuştu.Onu Annesine götürdük, Amma,biz,Onun yüzünden gördüğümüz hayır ve bereketten dolayı, Yanımızda bir müddet daha tutmaya çok istekli bulunuyorduk.

HZ.AMINENIN MEDINE ZIYARETI VE VEFATI

Hz. Amine Peygamberi de yanına alarak Medine’deki Neccar oğullarından olan Dayılarını ziyarete gitti. Orada peygamberle, bir ay kadar misafir oldular.

Yahudi kavmi peygamberimizi orada görünce onu devamlı kontrol edip hal ve hareketlerine dikkat ediyorlardı. Hz. Amine Yahudilerin Peygamberimiz hakkında takındıkları tavırlardan korkmaya başladı Ve acilen Mekke ye dönmek için yola koyuldular.

Hz. Amine, Mekke’ye gelirken, yolda hastalanıp Evba köyünde durakladi.Başucunda duran Peygamberimizin yüzene baktı.Sonra da söyle hitap etti:

``Ey çekilen dehşetli ölüm okundan, Allah in lutfu ve yardımı ile yüz deve karşılığında kurtulan zatin oğlu!Allah, Seni,mübarek ve devamlı kilsin! Eğer rüyada gördüklerim doğru çıkarsa,Sen Celal ve bol ikram Sahibi tarafından,Adem oğullarına helal ve haramı bildirmek üzere gönderileceksin! Allah, Seni milletlerle birlikte devam edip gelen putlardan, putperestlikten de, esirgeyecek,alıkoyacaktır.

Her canlı varlık ölecektir. Bende öleceğim.Fakat temelli anılacağım Çünkü, temiz bir oğul doğurmuş,arkamda hayırlı bir anı bırakmış bulunuyorum demiştir.

Ve hz. Amine Ebva da vefat etti.Hazret-i Amine vefat ettiğinde 30 yaşlarında idi.

Dünyada,böylece Babasız ve Annesiz kalan Peygamberimizi,yüce Allah,hamisiz bırakmadı: Önce dedesi Abdulmuttalibin yanında, sonra da amcası Ebu Talib-in yanında kaldı. Peygamberimiz, sekiz yaşına kadar,Dedesi Abdulmuttalibin yanında,sekiz yaşından sonra da Amcası Ebu Talib-in yanında kaldı.

PEYGAMBERIMIZIN TICARET HAYATINA ATILISI

Kureyşliler, öteden beri ticaretle uğraşırlardı. Ticaretle uğraşmayanların ise,ellerinde hiç bir şeyleri bulunmazdı. Peygamberimizin de, hazreti Hatice hesabına ticarete başlamadan önce, ticaretle uğraştığı olmuştur. Nitekim, Said b.Ebu Saib, Islamiyetten önce Peygamberimizin ticaret ortağı idi.Peygamberimizin,ticaret yapmak için, sermayesi olmadığından,hazreti Hatice peygamberimizi ücretle tuttu ve Kureyşilerden tuttuğu, başka bir zatıda, Peygamberimizin yanına kattı. Hazreti Hatice yapacağı her sefer için, Peygamberimize, ücret olarak genç ve yiğit birer erkek deve veriyordu. Peygamberimiz, Hazreti Hatice`nin ticaret Malını Şam`a götürmek için ,ilk defa dört tane erkek ve genç deveye anlaştılar. Peygamberimizle Kervan halkı Şam`a gitmek için yola koyuldular: Şam topraklarından Busraya vardıklarında peygamberimiz orada getirdiği bütün malları çok karlı bir şekilde satıp alacaklarını aldıktan sonra,Mekke’ye yardımcısı olan Meysele ile birlikte geri döndü.

PEYGAMBERIMIZIN EVLENMESI

Peygamberimiz hazreti Hatice adına ticaret yaparken, Peygamberimizdeki harikulade halleri görmüş ve yardımcısı Meysele ile Peygamberimize evlilik teklif etmişti. Peygamberimiz bu teklifi kabul ederek Kureyşlilerin en soylu kadınlarından olan hazreti Hatice ile evlendi.

PEYGAMBERIMIZIN COCUKLARI

Peygamberimizin, hazreti Haticeden,iki erkek çocuğu,dört kız çocuğu doğmuştur Isimleri şöyleydi: Kasim, Abdullah, Zeynep,Rukayye ,Ümmü Külsüm,Fatima ve Cariyesi Mısırlı Maria`dan doğan Ibrahim`dir.

KABENIN KUREYŞILERCE YENIDEN YAPILISI VE PEYGAMBERIMIZIN HAKEMLIGI

Bir Kadın, Kabe Hareminde buhurdanlıkta Öd ağacı yaktığı sırada , buhurdanlıktan sıçrayan bir kıvılcımdan Kâbenin kat kat olan örtüsü tutuşup tamamı ile yanmış, bu yüzden duvarlar da her taraftan gevşeyip çatlamış bulunuyordu. Zaman, zaman sahilden gelen sel baskınları ilede Kâbenin tabanı ve duvarları da iyice yıkılacak duruma gelmişti.

Bunun icin,Kureysliler Kabenin duvarlarını onarıp sağlamlaştırmak ve üzerinede,tavan çatmak istiyorlar,fakat, yıkmağa kalkarlarsa azaba ugrayabileceklerinden korkuyorlar,aralarinda meşvere ediyorlardı.

Am bu sırada Rum tüccarlarından birisine Ait olan inşaat malzemesi yüklü bir gemi Cüdde sahillerinde parcalandi,bunu fırsat bilen Kureyşliler aralarında yardımlaşarak bu batan gemiden Kabe inşaası için gerekli malzemeleri almış oldular.Ve Kâbenin inşaatına başladılar.

Hacerül Esved taşı yerine konulacağı zaman kabileler ,birbirleriyle anlaşamadılar. Hatta işi okadar ilerlettiler ki aralarında kavga yapmaya çok az bir zaman kaldı. Kureyşiler, Bu iş üzerinde, dört veya beş gece durdular. Sonra Kureyşin yaşlılarından Ebu Ümeyye b. Mugire bir teklifte bulundu;

Teklifine göre ,mescidin kapısından giren ilk kişi bu taşı koymak için hakem olacaktı. Bütün kavmin uluları bu teklifi kabul ettiler.

Tam bu sırada peygamberimiz içeri girdi, bütün kureyşliler el çırparak El-Emin`in hakemligine razıyız dediler.

Peygamberimiz de hakemlik yaparken bütün kabilelerden birer kişi alarak Hacerul Esved-i bir beze koydurdu,ve onu konulacak yere getirttikten sonra besmele çekerek kendi elleriyle Hacerul-Esvedi yerine koymuş oldu

ALINTI

BLOGGER ÖDÜLÜ

Sevgili,ahsen58.blogspot.com beni blogger ödülü ile ödüllendirmiş kendisine teşekür ediyorum..bende bu ödülü blogcu arkadaşlarıma gönderiyorum..ayfer sultan

12 Nisan 2010 Pazartesi

GELENEKLERİMİZ'DEN BİRİ OLAN KINA GECESİ

Sevgili arkadaşlar, malüm olduğu üzre düğün günümüz yaklaşmakta geleneklerimizden biri olan kına gecesi hazırlıkları yapıldı, RABBİM'in izni ile Cuma akşamı kına gecesi yapılacak bu vesile ile kına hakkında bildiklerimden daha fazla bilgi bulunca netteki bu yazıyı yayınlamak istedim..bizde heyecan koşturmalar tam gaz ilerliyor,nerde nışanlı,bekar varsa en hayırlı ve en kolay şekilde gerçekleşmesi duası ile sevgiler,selamlar..ayfersultan

Arabistanda yetişen kına ağacının yapraklarınının kurutulup öğütülmesi ile elde edilen bir toz.Bu ağaç büyüklük ibariyle Arabistan kirazı (sedir ağacı)na, yaprakları da zeytin yaprağına benzer. Kına (hına) ile erkekler saç ve sakallarını, kadınlar ise saçlarını ve ellerini soyarlar. Sade olarak kullanıldığı gibi, çivitle karıştırılarak ta kullanılır. Turuncuya çalan kırmızımsı hoş bir rengi vardır. İnsanların tedavi maksadı ile kullandıkları görülmüştür.

Kına soğutucu ve vücudu rahatsız etmeden kurutucu özelliklere sahiptir. Kına, vücuda sürülür; sertlikleri yumuşatır. Su ile kaynatılarak ateş yanığı üzerine sürülürse gayet faydalıdır. Soğutucu, hafif rutubet verici ve yumuşatıcı özelliğe sahiptir.

Merhem halinde ağrıyan yerlere sürüldüğü zaman, sinirleri yumuşatır ve ağrıya teskin eder. Toplama özelliği de olduğundan organları kuvvetlendirir. Tereyağı ile macun yapılır ve müzmin uyuz yaraları üzerine sürülürse iyileştirir. Macun olarak ateşli yaralar üzerine sürülmesi de faydalıdır. Ağız yaraları ve bilhassa çocukların ağzında ve dilinde meydana gelen sivilceler (pamukçuk) için gayet faydalıdır.

Balmumu ve gülyağı ile karıştırılarak macun yapılıp sürülürse; yanlarda meydana gelen ağrılara ve Dermansızlığa karşı faydalıdır. Kına, taze yaralar için gayet faydalıdır. Bazı bileşiklerin içine katılarak merhem gibi kırık çıkıklar üzerine sürülürse iyileştirir. Sinir ağrılarına karşı da faydalıdır. Kına, saç bitirir, saçı kuvvetlendirip güzelleştirir.

kina4Kınanın rengi güzel, hoş bir kırmızıdır. Bu renk sevgi ve muhabbet duygularını tahrik eder. Kendisine has ıtri güzel bir kokusu da vardır.
Çocuk, çiçek çıkartmaya başladığı zaman, ayakları altına yakılacak olursa, gözlerinde çiçek çıkmaz. Kına macun haline getirildikten sonra tırnaklara yakılırsa, tırnakları güzelleştirir ve faydalı olur. Kına tereyağı ile karıştırılıp macun yapılır ve iltihaplı şişlikler üzerine sürülürse gayet faydalıdır. Kına; ayaklarda, bacaklarda ve bütün vücutta meydana gelen sivilce ve kabarcıklara karşı gayet faydalıdır.

Saça kına yakıldığı zaman kırmızılaştırır ve güzelleştirir, tırnakların kırılmasını da önler. Kına, ateş renginde olup sevimli bir renktir. Sevgiyi tahrik eder ve kokusu hoştur. Nitekim peygamber efendimiz bir hadisi şeriflerinde “saç ve sakalın beyazlığını gidermek için kullandığınız şeylerin en güzeli kına ve çivittir.” “kına ile boyanınız! Zira kına güzelliğinizi, istek ve arzularınızı artırır” buyurmuşlardır.

Kına tedavi amaçla da kullanılmıştır. Kına yara üzerine veya diken batan yere kına sürülürse yara üzerindeki rutubeti kurutur, bu rutubet gidince yerine et biter, işte kına bu görevi yapmaktadır.

Kına ağacının güzel kokulu beyaz renginde çiçekleri vardır, kına çiçeği yaş iken veya kurutulduktan sonra tıpta kullanıldığı gibi güzel ve mis kokusundan dolayı esans yapımında da kullanılmıştır. Kınaçiçeği normal hararet verici, yumuşatıcı olgunlaştırıp çözümleyici ve tıkalı gözenekleri açıcı özelliklere sahiptir. Kına çiçeği felç hastalıklarına, sinir ağrılarına karşı, toz haline getirildikten sonra ağza serpilirse ağızdaki sivilcelere ve yaralara gayet iyi gelir. Eğer sirke ile macun yapılarak alına sürülürse, baş ağrısını teskin eder.

kinaKınaçiçeği bal ile macun yapılarak kullanılırsa, nezleyi ve baş ağrısını keser, rutubetleri de kurutur. Kınaçiçeği katkısıyla yapılan ilaç ve macunlar vücudu ısıtıcı ve asabi organları yumuşatıcıdır. Kına çiçeği müzmin şişliklere karşı gayet iyi gelir. Yün ve yün kumaşın içine konursa, güvelenmesini önler.
Kınaçiçeğinin yağı da tıpkı gülyağı; menekşe yağı ve susam yağlarının çıkarıldığı gibi yapılır. Kınaçiçeği yağı sara hastalığına ve baş dönmesine karşı faydalı olup sinirleri de kuvvetlendirir. Dıştan merhem gibi sürüldüğü zaman hasta organdaki rutubeti giderir ve taze et bitirir. Kınaçiçeği yağı kabızlık yapıcı, yara ve çıbanları olgunlaştırıp çözümleyici ve yorgunluğa karşı ayaklara ve bacaklara sürülmesi gayet iyi gelir. Saçlara sürüldüğünde siyahlaştırır ve kuvvetlendirir, sıklaştırıp saçları terbiye eder, saça kırmızılık ve güzellik kazandırır. Kınaçiçeği yağı dıştan merhem gibi sürülüp ovuşturulduğu zaman siyatik hastalığına ve diğer asabi ağrılara, kadınlarda rahim ağrılarına, kırık ve çıkıklara karşı faydalıdır. Kınaçiçeği bazen da ısıtıcı merhemlerin ve çözücü macunların içine katılarak kullanılmıştır.

ALINTI

8 Nisan 2010 Perşembe

GIYBET İLE İLGİLİ HADİSLER..

"YARABBİ"YALANDAN,GIYBETTEN,KUL HAKKINA GİRMEKTEN VE HER TÜRLÜ MUSUBETTEN SANA SIĞINIYORUM AMİN..ayfersultan..

Giybet İle İlgili Hadisler

GIYBET EDENE NASIL MUKABELE EDİLMELİ?
4291 – Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?”
“Allah ve Resûlü daha iyi bilir!” dediler. Bunun üzerine:
“Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!” açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam:
“Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)” dedi. Aleyhissalatu vesselam:
“Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir.”
Ebu Davud, Edeb 40, (4874); Tirmizi, Birr 23, (1935); Müslim, Birr 70, (2589).

4292 – Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü, sana Safiyye’deki şu şu hal yeter!” demiştim. (Bundan memnun kalmadı ve
“Öyle bir kelime sarfettin ki, eğer o denize karıştırılsaydı (denizin suyuna galebe çalıp) ifsad edecekti” buyurdu. Hz. Aişe ilaveten der ki: “Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a bir insanın (tahkir maksadıyla) taklidini yapmıştım. Bana hemen şunu söyledi:
“Ben bir başkasını (kusuru sebebiyle söz veya fiille) taklid etmem. Hatta (buna mukabil) bana, şu şu kadar (pek çok dünyalık) verilse bile!”
Ebu Davud, Edeb 40, (4875); Tirmizi, Sıfatu’l-Kıyame 52, (2503, 2504).

4293 – Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini (ve göğüslerini) tırmalıyorlardı.
“Ey Cebrail! Bunlar da kim?” diye sordum.
“Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını (şereflerini) payimal edenlerdir.”
Ebu Davud, Edeb 40, (4878, 4879).

4294 – Müstevrid radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Kim bir müslüman(ı gıybet ve şerefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun mislini cehennemden tattıracaktır. Kime de müslüman bir kimse(ye yaptığı iftira, gıybet gibi bir) sebeple (mükafaat olarak) bir elbise giydirilirse, Allah Teâla Hazretleri mutlaka, onun bir mislini cehennemden ona giydirecektir. Kim de (malı, makamı olan büyüklerden) bir adam sebebiyle bir makam elde eder (orada salâh ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak için riyakarlıklara girer)se Allah Teâla Hazretleri Kıyamet günü onu mürâiler makamına oturtarak (rezil eder ve mürailere münasib azabla azablandırır.)”
Ebu Davud, Edeb 40, (4881).

4295 – Sa’id İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Ribânın en kötüsü, haksız yere müslümanın ırzını (manevi şahsiyetini) rencide etmektir.”
Ebu Davud, Edeb 40, (4876).

4296 – Muaz İbnu Esed el-Cüheni radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Kim bir mü’mini bir münafığa (gıybetçiye) karşı himaye ederse, Allah da onun için, Kıyamet günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir. Kim de müslümana kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, Kıyamet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediğinin (günahından paklanıp) çıkıncaya kadar hapseder.”
Ebu Davud, Edeb 41, (4883). ALINTI

2 Nisan 2010 Cuma

KAR YAĞDI PASTASI




Past altı benim için kolaylık oluyor acil durumlarda çözüm oluyor benim için e Bimde güvenilir olduğundan rahatlıkla kullanıyorum..pasta altını çilek reçelini sulandırıp veya doğrudan üzerine gezdirdim pudink veya muhallabi ile her tarafını kapladım, çilek marmelatını da üzerine serip ince doğradığım portakal kabukları ve ceviz ekleyip diğer parçasınıda ıslatıp üzerine kapattım..kalan malzemeyi üzerine sürüp marmelat ,ceviz potakal kabuğu son olarak hindistan cevizini gezdirip dinlendikten sonra servise hazır oldu yanında portakal dilimi ile ..afiyet olsun..ayfersultan